İş hayatına bu kadar erken atılınca, insan bu kadar da çabuk yaşlanılıyor demek ki.
Büyük ihtimal 2 ay kadar önceki trafik kazansından kaynaklı belimde bir ağrı oluştu. Ve Türkiye’nin sağlık sorunları ile yüzleşmeme sebep oldu.
Bir cumartesi sabahı dayanılmaz bir ağrı ile uyandım. Belimden gelen, sol bacağıma vuran, yürümemi zorlaştıran bir ağrıydı bu. O gün işe gitmek üzereyken yolumu değiştirdim, Atatürk Hastanesi’ne gittim, ağrı kesici vuruldum. O günü atlattım ama Pazar günü de ayağa kalkamadan bütün günü yatarak geçirdim. Pazartesi günü direk Fizik Tedavi’de aldım soluğu.
Ankara Üniversitesi’nin Gazi Mahallesi’nde Fizik Tedavi merkezi var. Ek bina gibimsi bir şey…
Evimize 5 dk uzaklıkta olduğu için sabah kalkar kalkmaz oraya gittim. Gittim ve işkence başladı.
Saat 9da hastanedeydim, sıra aldım, sıra numaram 4. Tabi sıra numarası alana kadar da epey bir vakit geçti. Görevlinin 3 dakikada bir söylediği tek bir cümle vardı : ‘Sistem çok yavaş’.
Neyse, barkodumuz çıktı, başladık sıra beklemeye. Benden önce 3 kişi vardı ama her giren 45 dakika içerde kalıyordu. Noldu diye millet söylenmeye başladı. Doktorun sekreteri de beklenen açıklamayı yaptı elbet. ‘Sistemler çok yavaş beyfendi biz napalım?’.
Neyse bir buçuk saat, acı ile geçen 90 dakika sonrasında erişilemez insanın odasına girmeyi başardım. Ben girerken benimki 19 kardeş senin numaran kaçtı diye soran adama 4 deyince halime şükrettim. Doktor muayene etti, röntgen çekildim röntgenime baktı, bu arada saat öğlene yaklaşırken MR isteyerek ve ilaç yazarak beni yolladı.
İyi dedim, eczaneye gittim, eczacı baktı reçetede protokol numarası vs. yok. Sekreter hanım sistemin yavaşlığından unutmuş olacak ki geri döndüm, onu onaylatmaya gittim bir de
Neyse, esas eğlenceli kısım şimdi başlıyordu. Ankara Üniversitesi’nde muayene olduğum için ana binadan MR çektirmem gerekiyordu. Ayın 7sinde aradığım Ankara Üniversitesi, bana 25ine MR randevusu verdi. 25! Yuh dedim bende. MR sonucunu alması da 1-2 hafta sürse, bir ay sonraya MR sonucu alacağım. Ondan sonra tekrar muayene… Ölme eşeğim ölme.
Eh, naptık? SSK ile anlaşmalı özel görüntüleme merkezlerini aradık.
Ama
-SSK’dan faydalanarak MR çektirmek için orada da muayene olmak gerekiyor
-Orada muayene olabilmek için başka bir kurumda SSKmdan faydalanıp 10 gün geçmiş olması gerekiyor
-Geçmemişse 150 – 200 lira para geçiriyorlar.
Yani tavsiyem bu tarz bir probleminiz varsa Ankara Üniversitesi’ne gitmeyin, çünkü diğer olasılıkları de kilitleyecek muhtemelen. Müthiş bir deadlock oluşturuyor.
Ne mi yaptık? Her zamanki gibi, güzel ülkemde herkesin işini gördüğü şekilde hallettik:
– Torpil bulduk.
Bir arkadaşımın annesinin öğrencisinin velisinin tanıdığı Nermin Hanım’ın tanıdığı Nalan Hanım’ın tanıdığı Serhat Bey’e gittim. Nükleer Tıp’tan giriş yaptırdım, MR istettirdim… Salı günü öğlen görüştüğüm kimselerden salı akşamına 22:00’a randevu aldım. Hani o kıyamet gibi kar yağdığı gece işte. Orada sıra bekleyen, 25‘ine kadar acı içinde yatacak olan onlarca hastanın önüne geçtim torpille, araya kaynadım, işimi gördürdüm…
Cuma günü de MR’ımı aldım.
MR raporunda bir sürü karman çorman şey yazıyordu, yok artık dediğim bel fıtığından emin oldum. Ama kendi kendime bile söyleyemedim, yok değildir, ufak bir şeydir diyerek fizik tedavideki doktora gittim. Bu sefer başka bir kadın vardı. Ve yüzüme yüzüme vurdu sonuçları : Bam bam bam!
çok gençsin ama ömür boyu bununla yaşayacaksın,
bunun tedavisi yok tekrarlayacak
acil bir beyin cerrahına görün ameliyat olmanı gerektircek bir durum olabilir
istersen şu tüp iğneden var bir doz vurdur
Spor yapamayabilirsin, artık buna alış.
akut bir olay. 23 yaş
Sinir hücreleri, baskı, jel, fıtık.
Taşmış, büyük, rapor, çalışıyor musun? …
Ben oradan çıkınca allak bullak oldum elbet. Ameliyat? Bel fıtığı? Babam fıtık olduğundan bana hem çok yakın hem çok uzak kavramlar… Topallaya topallaya, moralman sıfıra inmiş bir halde eve doğru yürürken, kafamda bir milyon tane soru varken beni güldüren ve birkaç gün içinde hakkaten ama hakkaten yaşayacağım olayları izlediğim video şu oldu:
Hakikaten alabalık koyalım diyen de oldu. Bilmemne yağı iyi geliyormuş diyen de. Benim kaynım şurda bel çektirdi, yürüyemiyordu ama koşarak çıktı diyen de 😀 Lazer tedavisi varmış, dışarıdan delik açıyorlarmış, kozmodisk süpermiş, esas sebep stresmiş, ısıtıcı konulmalıymış, kurşun döktürmeliymişim.
Eh şu anda bu fikirle yaşamaya alıştım, elimde tavsiye edilen 15 kadar doktor var, bir beyin cerrahına göründüm. Alternatifleri değerlendiriyorum…
Bilgi edindikçe de buraya yazmaya devam edeceğim. Eh, şu anda moralim düzgün, kafam biraz karışmış durumda. İnatla işe gitmem, inatla okula gitmeye çalışmam da pek yardımcı olmuyor ama ineklik böyle bir şey işte =)
Bel fıtığı oldum, 23 yaşımda.