Piknik Havaları (7/52)

Geçen haftasonu Kızılcahamam’a pikniğe gittik. “Soğuk Su”ya.

Daha önce hiç Kızılcahamam’a gitmişliğim yoktu benim, piknik için 10 numara mekanmış diyebilirim.

Önce Mehmet Ali’yi aldım Beşevler’den. Yüzüncüyıl’a doğru yola çıktı. 10:30’da yola çıkacaktık. Biz 10:15’te orada idik fakat kimsecikler yoktu ortada. Daha sonra yavaş yavaş toparlanmaya başladı herkes. Bu arada Sezin de bizimle gelecekti, bir arayayım dedim, Sezin’i biraz uykusundan uyandırmış gibi oldum ama rötarlı kalkışımıza o da yetişti =)

Türkü dolu CD’mi arabaya takmış içimde bir hüzün, arabamın bagajında iki bağlama giderkene arka koltuk ekibinin biraz sıkıldığını farketmemle azcıcık Offspring’e dönüş yapmam bir oldu.

Neyse bu kısımları çok uzatmıyoruz, piknik alanımıza geldik, epey kalabalık bir ekiple yerleşimi iş bölümünü yaptık. Ezgi Can ile bana düşen bağlama çalmaktı elbet =) O yüzden mangalmış, domates doğramaymış vs. gibi işlere hiç girmedik.

Benim için pikniğin esas keyfi Ezgi bağlama çalmaya başladığında başladı. Meğersem o uzun saçlı küpeli rokçu görüntünün ardında (biraz da abarttım ki daha etkileyici olsun deyu) bir adet küçük Neşet Ertaş yatıyormuş. Adam çıkardı bağlamasını, oyma, büyük, benimkinden uzun, aralarda ara sesler için fazladan perdeler… Ben bakakaldım elbet.

Müthiş çaldı, müthiş söyledi. Bazı bazı ben çaldım o bana eşlik etti, bazen de uzun havalara girdi ben ardından ritim yaptım. Bayağı çaldık (sanırım bir saati geçkin). Daha bir o kadar çalsa ben bir o kadar daha dinlerdim.

Aslında böyle olacağını biraz biraz sezinlemiştim. Kemancımız İlkay’a, Udi’miz Alphan’a ve Ezgi’ye haftaiçinde çalabildiğim parçaları mail atmıştım. Ezgiden şöyle bir cevap gelince bir 10 saniye kilitlenerek ekrana bakakalmışlığım vardır :

“Abi karar notanı söyle ben hepsini çalarım bunların”

Yazdığım liste epey uzundu çünkü, mailde de birçoğu bilmediğiniz parçalar olabilir bildikleriniz varsa ekleyin ben çalışayım filan diyerek içinde az biraz artislik barındıran mütevazilik yapayım dedim, böyle bir cevap aldım =)

Orta Anadolu bambaşka bir tarz, bambaşka bir tat. Neşet Ertaş bilinen en güzel örneği. Akortlar, düzenler konusunda hala işin başında olduğumdan, Kara Düzen, Müstezat gibi bir kaç düzenle sınırlı olduğumdan benim için keşfedilecek bambaşka bir alan daha çıktı diyebilirim. Daha önce bağlamamı hiç böyle bir akorda çekip çalmadım. Hele orta telin birine bam teli takıp hiç denemedim.

Yolda hep dinlediğim karmakarışık türkü CD’mde 4-5 Neşet Ertaş da vardı, dün akşam yeni bir CD ile sayıyı 46’ya çıkardım.

Böyle çalmak zaten zor, ah bir de böyle söyleyebilsem…

Bağlamada Kaytağı’yı adamakıllı çalabildiğim gün, “bağlama öğreniyorum” değil, “bağlama çalıyorum” diyeceğim demiştim kendi kendime. Artık Kaytağı’dan daha da zorlu işler açtım dertsiz başıma.

Videoları bizimkilerden alabilirsem buraya koyarım.

Türkü ile kalın…

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.