Şans

Hayatım boyunca çekilişlerde hep şanssız oldum. Yılmadım usanmadım, her çekilişe de katıldım ama olmadı işte. Üniversite yıllarımda bu şanssızlığı kırarım artık dedim, yine katılmaya devam ettim.

Bu arada çekiliş derken, öyle milli piyango, sayısal loto gibi zımbırtılardan bahsetmiyorum. Belki hayatım boyunca 2 milli piyango bileti anca almışımdır. Bunlar ufak tefek şeyler.

1. sınıftayken bir gün Bikent Üniversitesi Bilgisayar Kulübü’nden mail geldi. Tanışma toplantısı var, gelenler arasında çekilişle 5 kişiye kitap verilecek deniyordu. Ohoo dedim tanışırız kitabı da alırım bi daha alayını tanımam =) Gittim toplantıya, masada 10 kişi yokuz. %50 şans. Tamam ulen dedim kesin bende kitaplardan biri. Kitap da dandik bir Visual Basic kitabıydı sanırım hatırlamıyorum.

Çekiliş yapıldı, ben son kitaba kadar umudumu kaybetmemiştim ki kitap mitap çıkmadı. Ben kitap için gittiğim o toplantıdan sonra kulübe gelmeye devam ettim, ikinci sınıf sonunda başkan yardımcısı oldum arkadaşlar =)

Daha sonra Brand Club adında ne yaptığı belli olmayan, bi ton işletmecinin toplandığı bi kulübün tanışma toplantısı vardı. Bu sefer öyle dandik değil ödül. 3 adet ipod shuffle.

Girişte hepimize birer numara verdiler. Benim numaram, çok iyi hatırlıyorum 114.

Yiğit ile gitmiştik toplantıya. Bilkent C blok amfi’de kocaman salonda adım atacak yer kalmadı. Merdivenler bile tıklım tıklım gelenlerle doldu. Kulübün çok afedersiniz luzumsuz tanıtımını dinlerken herkes oflamaya poflamaya başladı, ama bir Allah’ın kulu da çıkıp gitmedi sınıftan =) Ama boşuna gelmişlerdi elbet, shuffle benimdi ne de olsa.
1.numara okunurken:

-Yiğit, dedim. Şimdi benim numarayı okuyacaklar. Ben hazırlanadurayım.
-300bilmemkaç!
-Neyse, dedim. Bir aksilik oldu heralde. Abi sen şu kitaplarımı tutuver. (Bi yandan montumu çıkarıyorum). Ben hemen alıp geleyim. Bari pembesi kalmasa da diğer ikisinden birini verseler.
-200 küsür!
-Anammm sonuncu, Yiğit şu montu da tutuver sen abi, şimdi benim adımı açıklayacaklar.

    Numarayı tam okurlarken ayağa kalktım, tam dikey konuma geçmek üzereydim ki açıklanan numarayla yıkıldım:

    -15!

    Gerisingeri koltuğa oturmuştum ki, kader yüzüme gülüyor olacak, 15 numara yoktu salonda! Yeni bir numara çekmeye hazırlandılar. Adamın eli gitti kutuya… Kağıdı aldı. Ben gözlerimden yaşlar boşanmak üzereyken kulağım mikrofonda dünya ile bağlantım kesilmişti.

    -141!

    Evet, bir anlığına bana çıktı sandım. 1 4 ve 1‘den oluşan rakamlarla kaç farklı sayı yazılabilir, olasılıkta öğrendiklerim gözümün önüne geldi. Probability’yi yadettim. Sonra yavaş yavaş kafam kağıdıma döndü: 114.

    Çıkmadı yine.

    2. sınıfın sonlarında Vestel geldi okula. Bu sefer yine kocaman konferans salonlarından birisi. Çekilişle Laptop veriyorlar, ayrıca 3 kişiye de staj imkanı sunacaklar. Konferans uzadıkça uzadı. Dersim vardı, gitmedim kaldım. Millet salonu yavaş yavaş boşaltıyor, şansım artıyordu. Laptop benimdi artık. Çaresi yoktu. Önce stajyerlerin adını açıkladılar. Vestel kimi arar stajyer olarak? Elektronikçi, Bilgisayarcı hadi bilemedin Endüstrici adamlar. Arkadaş çıka çıka Hukuk çıktı ya!

    Hadi ilki hukuk çıktı, diğerleri? 2 kişi daha çektiler, yine alakasız saçma sapan bölümlerden, Turizmden filan adamlar. Kardeşim neden geliyorsunuz o zaman Vestel sunumuna? Amacınız sadece laptop mu yani? Cık cık cık!

    Hukukçu arkadaşın bizde staj yapmazı zor ama ona bir şeyler ayarlayacağız. Yine de onun yerine birini daha çekelim dediler. Kutudan çıkan yine bir Hukukçu!

    Abi neyse, laptop çekilişine geldi sıra, yine bir 1. sınıf, yine bir yeniyetmeye verdiler güzelim laptopu.

    Lepi Topu bir Leptoptu…

    Ümidimi kaybetmedim. Bu sefer Microsott Windows 7 lansmanı vardı bizim okulda. Çekilişle ‘Netbook’. Ödül bi sefer epey büyük. Erkenden gittim. Yeni elektronik binasının konferans salonundaydı lansman. Adam bir şeyler anlatıyordu ama salon inanılmaz dolmuş, insanlar merdivenlerde birbirini eziyor, dışarıdan camlardan izleyen, camdan çekiliş formunu doldurup atanlar var. Hahayt dedim, bana çıkacak boşuna gelmişsiniz. Neyse gerçi ufak tefek ödüller var, Windows 7, 3 aylık deneme sürümü filan gibi, artık onlarla avunacaklardı ne yapalım.

    Bir de 100 dolarlık, Microsoft kitaplarından birini almak için hediye çeki veriyorlardı. Eğer çok büyük bir aksilik olursa, olur da Netbook bana çıkmazsa bu sefer 100 doları alırım artık dedim.

    En kötü ihtimalle.

    Alamadım. İsmi okudular, arka sıralardan – hem de 1. sınıf! – bir çocuğun çığlıkları duyuldu… Yazıklar olsun dedim çıktım salondan. Her gelene verdikleri not defterine bakıp uzun uzun hüzünlendim.

    Annemi aradım,

    -Anne, çıkmadı bana ya.
    -Ne çıkmadı oğlum?
    -Hani bugün çekilişle o küçük bilgisayarlardan vereceklerdi ya, ondan işte. Çıkmadı.
    -Amaaan oğlum dert ettiğin şeye bak ya, boşver zaten çıkmayacağı belliydi. Niye üzüldün bu kadar.

    Evet kimse beni anlamıyordu, şu koca dünyada yapayalnızdım.

    O zamandan bu zamana çekilişe katılmadım. Ta ki Cepa’da o Opel’i görene kadar. Sırf çekilişe katılayım diye 100liraya tamamladım alışverişimi. Hala açıklanmadı sonuçlar. Bekliyorum ama bir şeyi itiraf edeyim, bu sefer çıkacağını zannetmiyorum. Gerçekten de.

    Yok yok, şanssız olduğumu düşündüğümden değil, çünkü başka bir çekilişe katıldım =)

    Bir sabah geldim ki Soner abi, işyerinyeki ortak mutfağımıza bir kutu Nescafe almış. Çekilişle BMW veriyorlar. Çok tatlı bir araba. Baktım paketi uzun uzun inceledim. Kontör gitsin istemiyordum elbette. Sonra internet sitesine girdim, süper! Ücretsiz olarak çekilişe numara yollayabiliyorduk. Ben de her gün 2-3 Nescafe içmeye başladım günde =) Daha Mart başında olduğunu varsayarsak,

    1 ay = 30 gün
    30 x 3 nescafe = 90 çekiliş.
    Kaç araba ? 10 Araba veriyorlar.

    Eh dedim, kesin bi tanesi bana çıkar. Mutfaktaki nescafeler bir Pazartesi günü esrarengiz bir şekilde azaldı. (Valla ben yapmadım, yemin ediyorum. Şanssızız dediysek o kadar da ümitsiz değiliz canım!) Cumartesi 15’e yakın gördüğüm nescafeler Pazartesi 2’ye düştü birden :S

    Anlayamadım. Yıkıldım kahroldum yine. O gün mutfak görevlimiz de değişti. Yeni mutfak görevlimizden de ses yok, nescafe almıyor mutfağa. Bir kez daha çekiliş planlarım sabote edilmişti ama bu sefer yılmayacaktım. Henüz almadım ama 3 gündür aklımda var, bir gün eve giderken bi koca kutu nescafe alacağım. Kesin BMW bende.

    Bu sefer de çıkmazsa…

    Leave a Reply

    This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.