Yazılar yine sürüncemeye girdiler, bir aydan fazla olacak döneli, nitekim hala bitiremedim seriyi. En güzel en doğal kısım Karadağ’a henüz başlayamadım bile. O zaman çok çok uzatmadan devam edelim. Yalnız uyarayım, önceki yazı gibi bu bir kültür mantarı serisi olmayacak, sadece Milonga gecesinden ibaret.
Son yazı‘da hostele dönüşümüzde kalmıştık. Az biraz uyukladıktan sonra Hosteldeki kalabalık grubun gürültülü sesleri ile uyandık. İki Polonyalı (Kasia & Katharina) bir Çek (Tomas), İki Sırp (Branko ve Ranko :D), Bir Alman (Adını unuttum), Bir Türk (Özgür) her sene bu hostelde toplanıyorlarmış. Tango festivali varmış Belgrad’da, ona geliyorlarmış meğersem. Bunlar yemeklerini yedikten sonra bize ufak bir tango gösterisi sundular, zaten arka planda sürekli tango müzikleri çalınıyor.
Katharina – ? – Branko – Tomas – Özgür – Ranko
İnanılmaz bir muhabbete girdik adamlarla. Çek eleman zaten konuşacak adam arıyodu, ben epey onunla muhabbet ettim. Chillton Hostel’e geldiyseniz ilk gün için size “Welcome Drink” ısmarlıyorlar, hosteldeki görevli güzelimiz Maja bize birer shot Rakija koydu. Ben bu acayip içki ile orada tanıştım. 5 shottan sonra bırakın Tangoyu, Rumba, Salsa… Ne varsa yapabilir hale geldim 🙂 Hostel balkonunda bizimkilere Maja da katıldı, gırgır şamata aldı yürüdü. Maja ablamızın sınavı varmış ertesi gün, ben burada sizinle ne yapıyorum diye diye Rakija’ları götürdü hanfendi =) O gece biraz gülmekten, biraz Rajika’dan çenem ağrıdı. Çok eğlendik.
Hostelkeeper Maja
Bu arada bizimkiler, Cem Alper & Yunus dışarı çıkmak için hazırlanırlarken Tomas bana hadi sen de gel dedi. Olm bak ısrar etmeyin, ısrar ederseniz gelirim dedim, zaten Tango da bilmiyoruz rezil etmeyin beni dedim. Bunlar zaten benim meyilli olduğumu görünce tuttular beni Tango gecesine doğru sürüklediler =) Arkadaşlara el sallayıp hadi ben Tangoya gidiyorum diyerek hostelden çıktım. Milonga benim göbek adımdır dedim, beni bekleyecek 4 saatlik çılgın bir geceye başlarken. En güzel gömleğimi giydim, Tangocuların izinden yola koyuldum.
Hostelin yakınında, 10 dakikalık yürüme mesafesindeki salona gittik. Tomas, Branko ve Özgür yürüdük, diğerleri (yani topuklu giymiş bayanlar) Ranko’nun arabasıyla gittiler. Ranko çok ilginç bir adam, bir sürü bölüme başlamış, hepsini bırakmış, şimdi pastanesi mi cafe’si mi ne varmış Belgrad’da onu işletiyo. Branko bütün gece bana keyifli muhabbet ile eşlik etti. Sürekli dilinden düşmeyen bir “For the first moment I saw you” cümlesi ile beni bütün gece eğlendirdi diyebilirim.
Bağlamadan bahsettiğim an : “For the first moment I saw you, I knew you were a musician”
Tangoya gitmeye karar verdiğim an : “For the first moment I saw you, I knew you would come with us”
Tanımadığım bir Sırp ile dans ettikten sonra : “For the first moment I saw you, I knew you would dance”.
Polonyalı kızları az biraz Lehçe bilgimle eğlendirdim, biraz oturduktan sonra kırmızı ışıklı salona ayak bastık. Her taraf bütün gece boyunca kırmızıydı, birbirlerini sürekli dansa kaldıran, beni benden alan müzikler eşliğinde dans eden çiftler.. O kadar güzeldi ki. Tekrar tangoya başlama isteğim kabardı. Hatta Türkiye’ye dönünce ilk iş tekrar başlamaya karar ver(miş)dim. Ortam inanılmaz, insanlar birbirlerine elini uzatıp kalkıp dans ediyorlar, kızlar son derece şık, erkekler (kotla tişörtle gelenler de vardı ama) lacileri çekip gelmişler. Ve aşağıdaki videoda oynama yapmadım, ortam hakikaten böyle kıpkırmızı =)
İlerleyen saatlerde ben bir sütuna omzumu dayamış, bu müthiş ahengi izlerken bir kız bana dans edelim mi gibi bir işaret yaptı. Yok artık diyerek sağıma soluma baktım, arkama baktım benden başka kimse yok. Yine de emin olamayıp “Ben mi?” diyerek kendimi işaret ettim. Evet evet dedi. Yanına gittim, Sırpça bir şeyler söyledi, sonrasında İngilizceye döndük. “I’m really really really beginner” dedim. 3 yıl önce Tampere’de bir dönem öğrenmiştim ben. Ama 3 sene olmuş, tek bir adım bile atmayalı. Hiçbir şey hatırlamıyorum ben dedim. Problem değil dedi tuttu kolumdan piste çıkardı beni. Acemice hareketlerimle biraz dans ettik =) Lucija imiş adı, hem onu bizim çılgın Tangocu ekibe takdim ettim, hem de biraz sohbet etme imkanımız oldu. “Olum Belgrad’da kızlar teklif ediyormuş” diyebileceğim bir de macera eklemiş oldum kendime. Bu arada ben süper eğlenirken bizim 3 gariban Türk, 3 erkek olmaları dolayısıyla hiçbir yere alınmayacak, önce Alper, sonra pes eden Yunus ve Cem hostele dönüş yapacaklardı.
Gecenin (benim için) sonlarına doğru Katharina da birkaç figür gösterdi, Branko ile müzik üzerine, “From the moment” ile başlayan cümlelerle derin bir sohbete girdik (kendisi Tango gecelerinde bir şeyler çalmaya başlamış son zamanlarda). Bu komik Sırp adam da geçen sene bu hostelde bu tangocularla tanışmış, ve Tangoya böyle başlamış. Epey de iyi dans etti aslına bakarsanız.
Az sonra herkes ortadaki pisti boşalttı, 4 adet usta statüstündeki çift sahne aldılar. Bu arada ben o anda öğrendim ki bunlar zaten 4 gecedir dans ediyorlarmış, bu gece ise son geceymiş. Kapanış seramonisine yetiştim anlayacağınız. İzlenilesi bir şov sundular bizlere:
Ardından Tangoculara veda edip, 4 saattir artık yavaş yavaş baymaya başlayan Tango müziklerine elveda deme vakti geldi. Eh hadi tamam süper güzel eğlenceli filan da, toplamda 20 dakika dans etmiş olunca artık veda vakti geldi. Bizimkiler sabahlara kadar dans ettiler =) Ben bu kadar yeter gayrı diyerek sabaha karşı 3’e doğru hostele dönmeye çalıştım. Caddeyi bildiğimi zannediyordum, fakat meydandan yukarı doğru yanlış caddeden çıkmışım. En son sokakta o saatte denk gelinebilecek bir kurtarıcıya rastlama ümidiyle dolanırken bir delüğanlıya rastladım. Zaten hostelin sokağına gelmişim meğer. Odaya çıktığımda Alper’i buldum tek başına, bizim diğer iki çılgın henüz gelmemişlerdi. Öyle bir uyumuşum ki ikisinin de geldiğini duymadım zaten.
Belgrad’daki ilk ve tek gecemizi (ertesi gece Podgorica’ya trenimiz vardı) böylece bitirmiş oldum, güzel hatıralar, yeni arkadaşlar ve kulağımdaki inanılmaz melodilerle.
son calan parça Edgardo Donato’nun en sevdiğim milongsı Ella Es Asi.. valla tamda festivale denk gelmişiniz, orda olup pistin tozunu attırmak vardı anasını satıyım
Paşam sen olmayaydın Lucija ile de dans edecemicektik. “Ver enerjiyi, ver enerjiyi”
Pazar sabahlari radyo odtu’de de tango programi oluyor, o saatte uyaniksam ben de biseyler kaparim niyetiyle dinliyorum. Genel kultur tadinda bayaa bisi anlatiyorlar, tavsiye edebilirim 😛