Ekinezya

İsmi sanki güzel bir kız ismi gibi. Sana gitme demeyeceğim ama gitme Ekinezya. Ya da yaramaz bir kız çocuğu.
Evet biraz iticiliği var itiraf etmem gerekli, vurgulayarak söyleyince çok da hoş gelmiyor kulağa. Yine de sonu “ya” bile biten isimlerin ayrı bir güzelliği var bende.
Belki de hiç alakası yok, bana Lavinia şiirini hatırlattığı için böyle söylemlere yol açmış olabilir.

Geçen hafta ilginç çay denemelerime Doğadan’ın Kayısılı çayından sonra bir yenisini daha ekledim, evet başlıktan ve geri kalan her şeyden de anlaşılabildiği gibi Ekinezya. Aslında markette hazır çay poşetlerinin kutularını eline alıp alıp koklayan, sonra da aralarından güzel kokan iki tanesini seçen kaç kişi daha vardır bilmiyorum =) Bu hafta klasiklerden birini (Kayısılı) tercih ettim, artından da Ekinezyalı ile şansımı denedim.
Kokusu da tadı da şahane bir çay bence. Fakat bu Ekinezya da neymiş yahu diyerek yaptığım Google aramaları sonucu şok şok şok bilgilere ulaştım.

Şu linkten (http://www.beslenmedestegi.com/bitkisel-ilaclar/ekinezya-bitkisi) aldığım bilgilere göre şahane bir bitki imiş:
Ekinezya’nın Türkçe ismi Kirpi Otu olarak geçiyor. Eski çağlardan beri şifa için kullanılan bir bitkiymiş kendisi. Şöyle çeşitleri de var (wiki’den)

  • Dar yapraklı kirpi otu
  • Topeka kirpi otu
  • Düzgün kirpi otu
  • Soluk kirpi otu
  • Sarı kirpi otu
  • Erguvani kirpi otu
  • Kanlı kirpi otu
  • Dalgalı yapraklı kirpi otu
  • Tennessee kirpi otu

Erguvani, Dalgalı Yapraklı ve Soluk kirpi otları tedavi için en sık kullanılanlardan. Bizim içtiğimiz çayda muhtemelen bu değil de artık ele hangisi geliyorsa onu kullanıyorlardır diye tahmin ediyorum =)
Kökü ise Antik Yunan’dan gelme, echino kelimesinden türemiş. Echino deniz kestanesi demek.
Normalde bu tip çayların üzerinde leylakvari bir renk görürsünüz, papatyaya benzer (zaten papatyagillerden gelme bir bitki) fakat çok farklı hakikaten deniz kestanesine benzeyen türleri de var.
Gelelim faydalarına.

Bağışıklığı güçlendirdiği, solunum ve idrar yolları enfeksiyonlarında aktif kullanımı ile ilgili epey makale mevcut. Hatta eczanelerde tablet olarak bile satılıyor bu meret. Lenf sistemi üzerinde acayip bir etkisi var, vücudu daha fazla akyuvar üretmeye, T-Lenfositlerini savaşmaya çağırıyor Ekinezya. Yaraların iyileşme sürecini hızlandırdığı, sivilcelere iyi geldiği vs. gibi başka faydalarından da söz ediliyor.

Öte yandan University of Virginia School of Medicine gibi okullarda da aslında Ekinezya’nın hiçbir faydası olmadığından bahsedilmiş. Kendi başına bir faydası olmasa dahi, çayın içinde Tarçın, Böğürtlen Yaprağı, Ihlamur, Rooibos (bunun ne olduğunu bilmiyorum), Karanfil, Elma, Adaçayı, Limon Kabuğu, Portakal Kabuğu, Ayva Aroması, Zerdeçal, Stevya (bundan da bihaberim), Karabiber gibi malzemeler de var. Zaten karabiber ile tarçının tadı çayda hissediliyor.

Bazı sitelere göre ise Ekinezya çayını çok uzun süre devamlı olarak içmemek gerekiyormuş (benim okuduklarımdan ortalama 2 hafta). Ya da içtikten sonra bir süre ara vermek gerekliymiş (ne kadar olduğu meçhul, ama hadi buna da iki hafta vereyim kendimden). Kullanılan tablet ekinezyalar için de benzer şeyler yazmışlar.  Neyse ben sadece kokusu ve tadı için başladığımdan, bunları pek hesaba katmıyorum şimdilik =) Arada canım çektiğinde bir bardak içiyorum.

Bir de Doğuş Çay’ın “Mistik Çay” adında bir ürünü var, süt ile yapılan tadı biraz sahlep’i andıran ama muhteşem olan. O da bir başka yazıya artık.

Not: Bence çok tatlı bir şarkı sözü de olabilir bu.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.