Dönemin son günü bugün. Yaklaşık 15 saat sonra henüz sadece introduction kısmını bitirebildiğim raporumu verebilirsem şayet, geriye yüksek mühendis olma yolunda sadece tezim kalacak.
Şu son birkaç gün içinde yapmak isteyip yapamadığım çok şeyler biriktirdim. Hep oyunun pause tuşuna basıp “yapmak zorunda olduğum” işlere geri dönüyorum. Nedir bu tuşa bastıklarımız diyecek olursan sevgili (veya çok sayın) okuyucum:
– Blog yazmak.
Gerçi şu anda bunu yaparak bu maddeyi zaten ihlal ettim, ama en azından yazmak istediğim konular birikti.
Öncelikle Tübitak’ta neler oluyor konulu bir yazım kafamda hazır. Tek ihtiyacım olan kelimelere dökmek. Dökerken gizliliği ihlal etmeden, başıma türlü işler açmadan dikkatli olmak. Pardus hakkında da söyleyecek bir çift lafım olacak elbet.
İkinci konu bir Fin güzeli ile ilgili. Çok geç tanıdığım ama keşke 5 sene önce tanısaydım dediğim dostum Sami’nin arkadaşının kız arkadaşı Katri. Toplamda 2 dakika konuştuk, ama geçirdiğim 10 ay gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçti. Konu kızın güzel olması değil (yani güzel ama konumuz o değil). Konu özlem. Ha bu arada konuştuk derken, Fince konuştuk onu da hemen belirteyim 🙂 Sami’ye o iki dakika ile ilgili uzuuun bir blog yazısı yazabilirim demiştim, nitekim yazacağım. Hauska tutustua…
Bir de başka bir konu var yazmak istediğim, ama onu yazmak için yeterince cesur değilim sanırım.
– Kitap Okumak
Game of Thrones serimize devam ediyoruz elbette. Boğazıma kadar spoiler’a batmış durumdayım. En kötü taraf ise kimseyle paylaşamamak. Dizinin 2 sene ilerisindeyim şu anda =) 4. kitabı da boş kaldığım bir ara hızlandırmayı ümit ediyorum. 3 bitti henüz 4’e başlayamadım.
– Bağlama (elbette ki)
Çalmak isteyip çalamadığım, çalışamadığım türküler, uzun havalar, bozlaklar beni bekler. Konserden sonra epey zaman geçti, çalabildiğim zaman çok sınırlı. Yalnız geçen yine proje için sabahladığımız gecelerden birinde Mustafa’nın neyi ile benim bağlamamı tanıştırdık, müthiş bir ikili oldular. Bozlak denemek için sabırsızlanıyorum. Açma zülüflerin yar yar, ellere karşı…
Daha epey yapılacak şeyler var, ammma önce şu raporu bir tamamlamak gerekiyor. Sonrasında gerçek hayata balıklama dönüş yaparak ihmal edilmiş noktaları gömüldükleri yoğun karın altından çıkaracağım.
O yüzden ben sahalara geri dönene kadar, kendi içimde bahar getirene kadar önce şu yazıyı okuyabilir, sonra da bi tarafımızın donduğu şu kara kış gününde, (gecesinde) Candancığım ile moral bulabilirsiniz: